Panik Bozuklukuğu Tanımı
Panik bozukluğu antik dönemlerden bu yana bilinen bir hastalıktır. Hastalığın yarattığı sosyal ve sağlıksal sorun kişilerde, aile ve toplum sağlık sistemi zerinde ciddi sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Agarofobili ya da agarofobisiz panik bozukluğu nefes almada güçlük, çarpıntı, baş dönmesi, titreme, çıldırma ve ölüm korkuları gibi çesitli bedensel ve bilişsel belirtilerin ön planda olduğu, yineleyici ve beklenmedik panik ataklarla seyreden bir rahatsızlıktır. Panik atakları sadece panik bozuklukta görülmez. Hemen her kaygı bozukluğu ve diğer ruhsal bozuklukların seyri esnasında görülebilir. Panik bozukluğundaki panik atakların ayırt edici özelliği kendiliğinden ve beklenmedik şekilde ortaya çıkmasıdır. Panik atakları kişiyi, bir dahaki panik atağın ne zaman olacağı konusunda yoğun bir endişeli beklenti içine sokmaktadır.
Toplumda her on kişiden biri yaşamının bir döneminde, en az bir panik atağı yaşamaktadır. Panik bozukluğu hemen her yaşta başlayabilir. Başlangıç yaşı değişken olmakla birlikte, genellikle geç ergenlikle otuzlu yaşların ortaları arasındadır. Yaş ilerledikçe sıklığı sabit bir şekilde azalmaya başlar.
Hastaları hekime başvurdurtan belirtiler ve hastalığın şiddeti hastadan hastaya değişmektedir. Üç temel klinik özelliği vardır. Panik atakları, agorafobi ve beklenti anksiyetesi.
Panik atakları: Panik atağı ani, nedensiz ve şiddetli bir anksiyete halidir. Yaşanan huzursuzluk ve anksiyeteye nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı, terleme gibi bedensel duyumlar eşlik eder ve ek olarak düşünme, plan yapma gibi yetilerin geçici olarak kaybedilmesi, bulunan ortamdan kaçmak ya da uzaklaşmak için yoğun istek duyulması panik atağın diğer özelliklerindendir. Hastalar panik atağı belirtilerini kalp krizi geçirdiği, felç olacağı, bayılacağı, kontrolünü yitireceği ya da delireceği, çoğu kez de öleceği biçiminde yorumlarlar. Bu yorumlar ve korkular atağın bilişsel örüntüsünü oluşturur. Panik atağı hızla ortaya çıkar, başlangıcından sonraki 2-10 dakika içinde doruğa ulaşır ve çoğunlukla 10-30 dakika sürer. Çarpıntı ve baş dönmesi hastalar tarafından en fazla bildirilen belirtilerdir. Bunların dışında hastalar panik atak sırasında ağız kuruluğu, idrara çıkma isteği, karında gaz hissi ya da basınç, barsak hareketlerinde artış, düşüncelerin yavaşlaması gibi belirtiler tariflerler. Her durum ve koşulda hatta uykuda bile panik atakları gelişebilir. Kimi hastalara haftada bir-iki atak geçirirken, her gün çok sayıda ya da ayda bir atak geçirenler de vardır.
Agorafobi: Panik atakların tetiklediği tehdit ve tehlike algısı, bir dizi aktif kaçınma eylemini tetikler. Hastalar panik atağı ya da anksiyete yaşamamak veya tehlikeli gördükleri şeylerden kendisini korumak için etkili ve sorun çözücü olmayan davranışları da içeren birçok güvenlik önlemine başvurmaktadır. Anksiyete ya da huzursuzluk yaratabilecek durumlar, yerler ya da olaylardan uzak durma eğilimindedirler. Bu kaçınma ve güvenlik arama davranışları kaygıyı geçici olarak yavaşlatır ancak hastalığı sürdürücü etkileri vardır ve hatta bu davranışlar sebebi ile hastalıkla ilgili yeni belirtiler oluşabilir. Agorafobi “panik atağı olduğunda yardım almanın ya da kaçıp kurtulmanın kolay olmayacağı durum/ortamlardan korku” olarak tanımlanmıştır. Hastalar bu durumlardan kaçınırlar ya da ancak kendilerine eşlik eden biri olduğunda bu durumlara girebilirler vaya bu durumlarda belirgin gerginlik yaşarlar.
Beklenti anksiyetesi:
İlk ataktan sonra ya da atakların sıklaşmasıyla birlikte bir başka atak olacağına dair korku gelişmekte ve hastalar dikkatlerini belirtilerin ortaya çıkma olasılığına odaklayarak kaygılı beklenti yaşamaya başlar. Yeni bir panik atağı geçirme beklentisi ve korkusuna beklenti anksiyetesi denir. Beklenti anksiyetesi içindeki hastalar, sürekli olarak ne zaman panik atağı yaşayacaklarını kestirmek amacı ile tüm çevresel ve bedensel ip uçlarını değerlendirmeye çalışmaktadırlar.
Panik Bozukluğu Tedavisi
Panik bozukluğu tedavisi yüz güldürücü tedavi sonuçları olan bir rahatsızlıktır. Farmakoterapi ve psikoterapi uygulanmaktadır. Farmakoterapide antidepresan ve anksiyolitik ilaçlar kullanılırken psikoterapi yöntemlerinden özellikle bilişsel davranışçı terapinin panik bozukluğunun tedavisinde oldukça etkili olduğu ve kısa sürede olumlu sonuçlar alındığı bilinmektedir.